Deneme
Popüler Aramalar
02/06/2022 08:00
Güncellenme 02/06/2022 10:20
Geçtiğimiz günlerde bir üniversitede öğrencilerle sohbet eden YÖK Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, bir öğrencinin “Dünya gündeminde güncelliğini koruyan ve günden güne büyüyen Metaverse sistemi ile birlikte hayatımıza giren NFT ve Blockchain’in üniversitelere gelip gelmeyeceği” hakkındaki sorusuna “Hakikaten son yıllardan en çok talep edilen, dünyada da en çok rağbeti bu alanlar görüyor. Açıkça söyleyebilirim en çok hoca ihtiyacı duyduğumuz bölümler buralar. Aranızda bu alanlara ilgisi olan arkadaşlarımız varsa, hiç durmasınlar ve devam etsinler. Doğrudan bu konu ve temaları kapsayan bölüm veya programlar tasarlıyoruz şu anda” şeklinde sürpriz bir yanıt verdi. Mesleki eğitimin en üst kurumunun tepesindeki bir yöneticiden böyle bir vizyonu duymak, ülkemiz ve gençler adına sevindirici. Kuşkusuz bu başlıklarla program veya bölüm açmak progresif bir düşünce ama perspektifi biraz daha genişletmek adına halihazırda dünyada benzer arayışta olan tüm kişi ve kurumların sorduğu şöyle bir soruyu gündeme getirmek daha anlamlı olabilir: “Blockchain, NFT ve hatta kriptoparalar ile Metaverse gibi kavramların ortak paydası nedir ve tüm bunları hangi temel üzerinde inşa etmek gerekir?”
İşte bu noktada tüm bu kavramların üzerinde yeşerdiği İnternet’in tarihsel sürecine bakmak ve nereden gelip nereye doğru evrildiğine kafa yormak gerekiyor.
90'lı yıllardan itibaren hayatımıza giren İnternet’in ilk evresi olarak adlandırabileceğimiz Web1.0 dönemi, insan-makine ilişkisinin ilk kurulduğu ve özellikle kamu ile ticari işleyişlerin deneysel olarak küresel bir ağ üzerine yüklenerek her zaman ve her yerden erişilebilir hale getirilmesinin emekleme aşamasıydı. Bu dönemde geniş kitleler sadece bilgi tüketen konumda idi ve bu dönem 2000'li yılların başında yaşanan dot.com trajedisiyle noktalandı ama buna rağmen süreç durmadı. İletişim ağlarındaki teknolojik gelişmeler alınan derslerle birleşti ve günlük hayat rutinlerimizde çok daha fazla verimlilik sağlayan uygulamaların yanısıra insanları zaman-mekandan bağımsız olarak bir araya getirerek sosyalleştiren yeni medya platformları ortaya çıktı. Web2.0 olarak adlandırılan bu dönemin zirvesini pandemi döneminde yaşadık. Salgının insanlığı hapsettiği fiziksel yaşam alanlarından özgürlüğe İnternetin o engin sınırsızlığı sayesinde ulaştık ve ekranlarımız üzerinden günlük yaşam rutinlerimizi yeniden inşa ettik; İnternet işimiz oldu, okulumuz oldu, buluşma ve sosyalleşme mekanımız oldu. Bu sayede insanlık hemen hemen tüm üretim ve tüketimini İnternet üzerine taşımayı başarabildi.
Ancak bu devasa ilerlemenin olumsuz yan etkileri de baş göstermeye başladı. Öncelikle bu fırsatı iyi değerlendiren teknoloji firmaları çeşitli alanlarda büyümeye ve tekelleşmeye başlarken İnternet’in hukuk boşluklarında fiziksel rakiplerini de haksız bir rekabet avantajıyla yok oluşun eşiğine sürüklediler. Ayrıca , ellerindeki kullancı verisini de kimi zaman hukuk ve etik kuralların da dışında çıkarak kişisel mahremiyet ihlalleriyle acımasızca kullanmakla kalmadılar, zaman zaman da bu verileri çaldırarak kendi tüketici kitlelerini mağdur ettiler. Pandemi sonrası gelişen yüksek enflasyon - yüksek faiz sarmalı sonucunda finansal varlıklarda da yaşanan büyük düşüşler de göz önüne alındığında dünya yeni bir yıkıcı yenilenmenin eşiğinde. Önümüzdeki dönemin buhranı üzerinden yenilenecek bu yeni dünyanın önemli ölçüde yeni bir web anlayışı üzerinde gerçekleşmesi öngörülüyor. Web3.0 olarak adlandırılan bu evrenin, Web2.0 döneminin toksik etkilerini de gidererek fiziksel dünyadaki sosyal ve ticari rutinleri zamandan mekandan bağımsız biçimde daha verimli ve etkin hale getirecek, kişisel mahremiyete kurumlardan bağımsız biçimde önem verecek bir teknolojik güvenlikle donanmış, tekelleşmeyi önleyecek biçimde hakkaniyetli bir rekabet ortamı tesis edecek bir işleyişe sahip olması beklenmekte. İnternet’i Web2.0 döneminin mevcut bilgisayar ve cep telefonu ekranlarının iki boyutundan Web3.0 döneminin üç boyutlu deneyimine taşıyacak ortamın Metaverse, o ortamdaki tekelleşmeyi önleyecek, kişisel veri mahremiyetini koruyacak ve bu konudaki kamu denetiminin şeffaf biçimde yapılmasını sağlayacak işleyişin Blokzincir, üreticiyle tüketici arasındaki ticareti mümkün kılacak finansal araçların kripto/dijital paralar, bu yeni yaşam alanındaki nesnelerin özgünlüğünü ve değerlemesini belirleyecek sertifikaların da NFT kavramları altında geliştirilmesi gerekecek. Tüm bu süreçte, web3.0 söz konusu kavramlarının hepsini bir arada ve harmoniyle işletebilecek şemsiye kavram olarak karşımıza çıkmakta.
Bu bağlamda Türkiye için eğitim, kültür, ekonomi, ticaret, siyaset, hukuk ve diğer tüm alanlarda yenileşim için en kritik eşik, bu yeni kavramları Web3.0 altında toplayabilme vizyonu, aklı ve becerisi olmalıdır.
YASAL UYARI
Bu sitede yer alan yatırım bilgisi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak, kişiye özel olarak sunulmaktadır. Bu sitede veya e-bültenlerimiz kapsamındaki sözel, yazılı ve grafiksel dahil olmak üzere tüm bilgi ve analizler; herhangi bir karara dayanak oluşturması noktasında herhangi bir teminat, garanti oluşturmamakta ve yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla paylaşılmaktadır. Coindesk Türkiye hiçbir şekil ve surette ön onay, ihbar ve ihtara gerek olmaksızın söz konusu bilgileri değiştirebilir veyahut silebilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanarak yatırım kararı vermeniz beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sitedeki yorumlardan, eksik bilgi ve/veya güncel olmama gibi konularda ortaya çıkabilecek zararlardan Coindesk Türkiye ve çalışanlarının herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
Son Yazıları
Her Yol Web3.0’a
02/06/2022 08:00
Kripto Paralar
@2022 CoinDesk