Deneme
Popüler Aramalar
03/10/2022 15:00
Güncellenme 03/10/2022 16:46
Son iki ayda Beyaz Saray’da kriptoya yönelik bazı hareketlenmeler var. Hatırlarsanız Mart ayında Biden bir kararname ile “bütün yetkili kurumların” kapsamlı bir kripto regülasyonu için çalışmasını istemişti. Yaklaşık altı aydır parça parça gelişmelerle bu çalışmaların ilerlediğini görüyoruz. Kararnameye referansla geçen hafta yayımlanan 21 kapsamlı rapor bu çalışmaların somut çıktıları oldu.
“Kripto Konusunda Kısa Çöpü Çekemeyiz” yazımda yeni teknolojilere yönelik regülasyonlarda izlenebilecek dört ayrı yöntemden söz etmiştim. Bunlardan biri ise gelişmekte olan çoğu ülkenin tercih ettiği/edeceği “izle” yöntemiydi. Bu stratejide ilerlerken gözlemlenen ülkeler teknolojiyi sektörel olarak oturtmuş, ekonomik olarak gücü olan ve uluslararası kuruluşların “dinlediği” ülkeler oluyor. ABD ise bu ülkelerin başında geliyor. O halde birçok ülke AB MiCA gündeminden sonra ABD’nin kapsamlı çalışmalarını bekliyor diyebiliriz.
Ben de bu haftaki yazımda ABD’nin kripto adımlarını izleyelim ve bize neler fısıldıyor bakalım istiyorum.
Raporlar ilk bakışta ilgi çekici ve teknik detaylara hakim politika önerileri var ancak somut eylem açısından umut verici değil. Hükümet planlarına dair raporların geçmiş olaylardan bazı dersler çıkarıp devam eden araştırmaların analizleriyle beslenmesi gerekiyor. Bu raporlar hükümet planı olmasa da aslında Biden’ın kararnamesinden hareketle hazırlandığı için hükümet planına temel oluşturuyor. Bu sebeple raporların bir plan dahilinde herhangi bir zaman çizelgesi veya taahhütle beslenmemesi de “havada kalmasına” yol açıyor. Oysaki “yaşanmışlığın” olduğu bir sektörde teoriden kaçıp pratiğin de göz önünde bulundurulması bize gerçekçi çıktıları verebilirdi. Malum, son altı ayda kriptoya ilişkin birçok olay ve dava ABD merkezliydi.
Şunu söyleyebiliriz ki, yine de bu çalışmalar federal hükümetin kriptoya nasıl yaklaştığı konusunda gerçek bir ilerleme olduğunu ortaya koyuyor. ABD hükümeti kriptonun potansiyel risklerini aslında yenilik ve finansal hizmetlere erişimin artması için bir fırsat olarak görüyor. Bu riskler hafifletilirse, dijital varlıklar ve diğer gelişen teknolojilerin ülkeler için ne tür yatırımlar oluşturabileceği de vurgulanıyor. 21 raporda olumlu diyebileceğimiz temel bir saik var ve o da dinamik kripto varlık endüstrisinin sürdürülebilir gelişimini sağlamak.
Bazı ayrıntılara bakalım.
Yeni bir regülasyon alanına girerken sektörden sadece “etkilenen”lerini değil, bu sektörü etkileyen dolaylı doğrudan birçok paradigmayı da ele alarak kurgulamak gerekiyor. Bu örnekler, “tüketici, yatırımcı, işletme” ekseninde kurgulanmış.
Bu üç eksen düşünülerek en çok “sektöre güven” üzerinde duruluyor. ABD, son dönemde gerek veri ifşaları gerek müşteri varlıklarının erimesi gibi birçok gündemle karşı karşıyaydı. Buradaki riskleri azaltmak için özellikle Adalet Bakanlığı ve Hazine’den gelen öneriler birden fazla raporda yer alıyor:
FATF’in AML/CFT rehberi sonrası birçok ülke zaten yukarıda anılan risklere karşı harekete geçmişti. Türkiye’de MASAK da hızlıca önlem alan kurullardan. Tabii ki karşılaşılacak davalar karşısında teknolojinin işleyişini bilen yargı makamlarının eğitilmesi de sektörün ilerleyişi ve tüketicinin risklere karşı korunduğunu bilmesi açısından önemli. Tam da bu hafta AB’nin gündemine tekrar kriptoda AML ve CFT kuralları ele alınmıştı.
Daha önce yazılarımda özellikle finfluencerların düzenlenmesinin gerekililğinin tüketici korumada ne denli önemli olduğunu dile getirmiştim. Bu noktada ABD genel geçer koruma yöntemleri dışında bütüncül politika önerisi ortaya koyuyor. Finfluencerların düzenlenmesinden öte tüketiciye etkisini azaltmak için ABD'li tüketiciler, yatırımcılar ve işletmeler için kripto varlıklar hakkında güvenilir bilgilere erişim sağlamak için eğitimin artırılması. Gelin görün ki özellikle finans söz konusu olduğunda toplum psikolojisi terazinin “tedbir” değil, “kolay kazanç” kefesini ağır bastırır.
Aslında bu regülasyondaki ana aktör olan Hazine regülasyon sürecinde sektördeki farklı paydaşların katılımının önemini vurguluyor.
Kararname sonucu eylem çağrısına, kendi ülkemizdeki benzer yetkideki kurumların isimleriyle ABD’nin;
paydaş olarak dahil. Bu dahiliyetin asıl regülasyon çalışmalarında da aktif olması gerekliliği vurgulanıyor.
Kripto regülasyonu Web3’e dair düzenlemelerin bebek adımı olacağı için bu bakış açısı çok önemli. Web3 hayatımızda birçok alanı etkileyecek yatay bir eksen, bu sebeple bütün dikeyler dahil olmadan regülasyon oluşturulması; teknolojinin algılanmaması ve Web3’ün yalnızca finans kutusu içerisinde erimesine sebep olabilir.
Darmadağın bir evin içerisine farklı semtlerden misafirleri alıp harmoni içerisinde insanların muhabbet etmesini bekleyemeyiz. Her semtten misafirin kendinden bir şey bulması ve bu o evin bu şekilde dizayn edilmesi lazım. Teknolojiyi tanımayan kuruluşların ani kararlarıyla darmadağın olan bir politik duruşu var ABD’nin, öncelikle mevcut durumun düzeltilmesi öneriliyor.
İki hafta önce ABD’de iki Senatör oturumu mevcut kripto politikalarının sorunlarını incelemişti. Bu durumda raporların çıktılarından önce Senato’nun da politika yapım sürecindeki etkisini görmüş oluyoruz.
Diğer taraftan rapor çıktılarında görebileceğiniz;
gibi durumlar kripto regülasyonunun oluşturulması için gereken kaygan zeminin daha düzenli hale gelmesi için paydaşların harekete geçirildiğini gösteriyor. Yani deniyor ki önce yetkilendirilmiş kuruluşların duruşlarını bir netleştirelim.
Web3’ü finans tarafıyla hayatımıza aldık, bunu regülatif tarafta da görüyoruz. Ancak yatay ve iki taraftan sonsuza ilerleyen bir ekseni yalnızca dikey eksenin kesişimiyle görmek birçok ayrıntının kaçmasına sebep oluyor. ABD raporlarına da gelen önemli eleştirilerden biri bu.
Raporlar, Web3 teknolojisinin finansal kullanım durumlarına ağırlıklı olarak odaklanıyor. Bu eğilimin belki de en dikkate değer istisnası, kriptonun çevresel etkilerine odaklanılması. AB'de, politika yapıcılar, kriptonun çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için uzun süredir tartışıyor. ABD Çevre Bakanlığı da hem kriptonun elektrik kullanımı ve şebeke üzerindeki etkisini hem de Web3 teknolojilerinin iklim riskinin azaltılmasını destekleme potansiyelini araştırmıştı.
Oysaki blokzinciri teknolojisinin daha geniş kapsamdaki uygulamaları finansal gelişmelerden çok daha fazla kapı açarak; fırsat eşitsizliği, sansür vb. birçok politik probleme çare olabilir ve aynı zamanda sürdürülebilirlik çabalarını ilerletebilir. Web3'ün daha geniş vaatlerine odaklanılmaması, bu teknolojilerin tam potansiyelini gerçekleştirmesine engel olabilir. ABD raporlarındaki eksiklikler de bize politika oluştururken nelere dikkat edeceğimize dair ayrıntılar sunabiliyor.
YASAL UYARI
Bu sitede yer alan yatırım bilgisi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak, kişiye özel olarak sunulmaktadır. Bu sitede veya e-bültenlerimiz kapsamındaki sözel, yazılı ve grafiksel dahil olmak üzere tüm bilgi ve analizler; herhangi bir karara dayanak oluşturması noktasında herhangi bir teminat, garanti oluşturmamakta ve yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla paylaşılmaktadır. Coindesk Türkiye hiçbir şekil ve surette ön onay, ihbar ve ihtara gerek olmaksızın söz konusu bilgileri değiştirebilir veyahut silebilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanarak yatırım kararı vermeniz beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sitedeki yorumlardan, eksik bilgi ve/veya güncel olmama gibi konularda ortaya çıkabilecek zararlardan Coindesk Türkiye ve çalışanlarının herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
Son Yazıları
Dezenformasyon Yasası, Kripto Düzenlemelerinde Neye İşaret?
14/10/2022 10:36
Beyaz Saray’ın Kripto Sevdası Bize Neler Diyor?
03/10/2022 15:00
ETH 2.0 Regülatörlerin Kriptoyu Benimsemesi için Fırsat Olabilir
19/09/2022 11:26
Kripto Paralar
@2022 CoinDesk