Layer 2

E-Bülten

Deneme

Popüler Aramalar

Nesibe Kırış

  • Tüm Yazıları

    Dezenformasyon Yasası, Kripto Düzenlemelerinde Neye İşaret?

    Yarın olası bir regülasyonda kripto ekosistemin önünün tıkanmaması için bugün sosyal medya yasasıyla oluşturulacak sansürcü ortama karşı durmak gerekiyor.

    Nesibe Kırış

    ·

    14/10/2022 10:36

    Güncellenme 14/10/2022 11:36

    1 Ekim itibariyle Meclis açıldı. İlk gündem ise “dezenformasyonla mücadele” yasası oldu. Mayıs ayından beri tartışılan ve dün gece kabul edilen yasa hem basın hem de sosyal medya tarafında yanlış bilgi yayılımını durdurmayı hedefliyor. Tasarı hazırlanırken birçok ülkedeki düzenlemelerin örnek alındığı belirtilmişti, ancak benzer regülasyonlarla farklı ekonomik/politik/toplumsal konjonktüre sahip ülkelerde benzer sonuçları göstermeyebilir. Hükümetlerin regülasyon adımları farklı alanlarda da nasıl ilerlenebileceğine dair ipuçları veriyor. Web2 dünyasında vatandaşların haklarını kısıtlayan bir düzenleme, Web3’ün yaygınlaştığı noktada nereye varabilir? Beraber bakalım.

     

    Öncelikle “dezenformasyonla mücadele” yasasına bakalım. Yasa üç ana başlığa ayrılıyor ancak biz bugün iki başlık üzerinden ilgili yükümlülükleri detaylandırıyoruz:


    İnternet gazeteciliği kapsamında mesleki düzenlemeler


    Türk Ceza Kanunu kapsamında yeni suç tanımı

    • Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma suçu ile “sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimsenin” cezalandırılması.


    Sosyal Medya Kanunu kapsamında yeni hükümler

    • Sosyal medya şirketleri, BTK’nın içerik çıkarma kararını yerine getirmek ve belirli suçlar bakımından (ki dezenformasyon suçu da dahil) savcılığın kimlik bilgi talebine cevap vermek zorunda olması. 
    • Bazı durumlarda kolluğun bile bilgi talep edebilmesi.

    Peki bu yükümlülüklerle amaç ne? Gerekçeye bakarsak “kamu huzurunu bozacak” herhangi bir “yanlış bilginin” yayılması (buna RT etmek dahil) TCK kapsamında suç olacak. Bunun tespit edilmesinde sosyal medya şirketleri bazı sorumluluklara sahip olacak.


    • Aslında bu sebeple dolaylı olarak sosyal medya kullanıcısının bir basın çalışanı gibi bilgiyi teyit etme yükümlülüğü oluşuyor. Zaten merkezi bir sistemde “kamu düzeni” gibi kapsamlı bir tanıma hangi ifadelerin gireceğini öngörmek de inanın imkânlı değil, “doğru bilginin” tanımını kimin yapacağı da.

    • Diğer taraftan ise, örnek alınan ülkeler sosyal medya şirketlerinin gücünü azaltmaya çalışırken şu an mecliste görüşülen yasa tasarısı şirketlere daha fazla otorite ve sorumluluk veriyor. Tabii sosyal medya şirketlerinin de şikâyet ettiği hükümler var ama orası bu yazının konusu değil.

    Bu regülasyon TBMM sitesinde yayımlanmadan önce hem basın hem kamu yetkilileri birçok AB ülkesindeki yeni düzenlemelerden esinlenildiğini belirtmişti. İlk bakışta okunduğunda benzer maddeler olduğunu görsek de çok temel bir fark var. Diğer ülkelerde dezenformasyonun sebebi, vatandaşa değil sosyal medya algoritmalarına bağlanılırken Türkiye’deki yeni yasa taslağında vatandaş hedefte. Hatta sosyal medya şirketleri sosyal medyada bilgi yayan gerçek kişilerin tespitinde ve durdurulmasında adeta bir kolluk konumunda.


    Aslında mesele şu: Ulus devletleri, büyük teknoloji şirketlerinin ulus devlet gibi davranarak ülkelerinde gündem belirlemesine ve kamu huzurunu bozmasına izin vermek istemiyor. Bunu da sınırsız şekilde ifade özgürlüğünü kısıtlayacak cezai müeyyidelerden değil hem algoritma hem de insan denetiminden geçecek “trol detektörleri” ile sağlayacaklar. Yani sorunu yüzeysel değil teknik detaylara bakarak çözmeye çalışıyorlar. Bu algoritma yönetimini teknik açıdan yapay zekâ regülasyonlarıyla düzenlerken diğer taraftan dezenformasyonu engellemek için sosyal medya kuruluşlarına yükümlülük veriliyor. AB’den örneklere bakılırken sosyal medya yasasına eş gelen DSA’i, DMA ve yapay zekâ regülasyon taslaklarıyla beraber okunsa ve teknik ayrıntılarıyla beraber gerekçesi anlaşılsaydı böyle bir taslak karşımızda olmazdı.

     

    Daha fazla sosyal medya yasası üzerine devam etmeden bu sansürün Web3 alanında nasıl yer bulduğuna bakalım.

     

    Web 3.0 sansürü: Tornado Cash’i hatırlayalım

     

    8 Ağustos'ta ABD’de, dijital varlık karıştırıcısı Tornado Cash'e karşı yasal yaptırım yayımlamıştı. Düzenleyici Kurum’a göre, 2019'dan beri platform toplam 7 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen birçok yasadışı kara para aklama faaliyeti için kullanılmış.

     

    ‘Kara para aklayana yaptırım olur’ sesleri gelmeden burada asıl meseleyi anlamak gerek. Karıştırıcı ne demek ona bir bakalım. Basitçe söylemek gerekirse, varlıklarla bağlantılı tüm izleri silmek amacıyla, potansiyel olarak tanımlanabilir veya kusurlu kripto para birimi fonlarını diğerleriyle karıştırmaya yardımcı olan ve böylece belirteçlerin orijinal kaynaklarına kadar izlemesini imkânsız hale getiren sistem diyebiliriz. 

     

    Hal böyle olunca kara para aklamanın sebebi bu takip edilememezlik, anonimlik ve gizlilik olarak görüldü. Bu sistemi kuranlar suçlu bulundu, akıllı kontratlar engellendi, sistemi kullananların ise cüzdanlarına el konuldu, yani mülkiyet hakları ihlal edildi. Oysaki bu yaptırımlar sistemi durdurmadı. Engellenmek istenen engellenemedi. Oysaki yapılan gizlilik politikaları iyi olan mesaj uygulamalarından yararlanarak haberleşen suçluların suç işlemesini, o uygulamaların alt yapısını kuran yazılımcılara yüklemek ile aynıydı. Bu durum global olarak ekosistemi çok etkileyen ve web 3.0 dünyasında temel hak ve özgürlükler ile sansür tartışmalarını beraberinde getiren bir süreç oldu. 


    Neler tartışıldı bir bakalım.


    • Yaptırım altına alınan yazılıma dair kod ve içeriklerin GitHub gibi platformlardan silinmesi ifade özgürlüğünün ihlali midir?

     

    • Yaptırım altına alınan bir protokol adresi ile geçmişte işlem yaptığı için masum kişi ve kurumlara ait cüzdan adresleri kara listeye alınabilir mi?

     

    • Merkezi otoritelerden alınan ve uygulanması zorunlu kılınan yaptırım kararları proof-of-stake modeli ile çalışan blokzincirlerinde kolektif sansürcü yaklaşımı beraberinde getirir mi? 

     

    Sonuç: Karıştırıcılar engellenemedi. Kamu kurumlarının yeni bir teknolojiye olan ön yargısı görüldü. Yatırımcılar için güven ortamı bozuldu. Vatandaşların özgürlükleri engellendi. ABD’de ne kadar özgür görünen bir kripto ekosistemi olsa da bu tür yanlış kararlar birçok girişimin İsviçre, Dubai, Malta gibi teknolojiyi anlayarak düzenleme yapan ülkelere yönelmesine sebep oldu.



    Benzerlikler neler? 


    ‘Web 2.0 ve Web 3.0 bambaşka konseptler’ diyebilirsiniz. Ancak regülasyon sürecinde hükümetlerin tehdit gördükleri unsurlar benzer. Teknoloji hukuktan daha hızlı gelişiyor ve politika yapıcılar daha önce öngöremedikleri risklerin yıkıcı olaylara sebep olması ihtimaliyle kısıtlayıcı eylemlerde bulunuyor. Size, büyük teknoloji şirketleri nereden çıktı desem ABD ve Çin cevabı dışında bir seçenek duyacağımı düşünmüyorum. Bakıldığında sürdürülebilir iş modelleri ise yalnızca ABD özel şirketlerinde bulunuyor. Çünkü ABD’de Web 2.0 regülasyonları teknoloji tam anlaşılana kadar inovasyonun önünü kesmeden belli riskler ele alınarak inşa edilmişti. Diğer taraftan Çin’de inovasyonun bulunduğu yere devlet bodoslama girerek ya şirketi kamu aracı haline getiriyor ya da AliBaba’ya yaptığı gibi başını eziyor.


    ABD’de yıllardır Section 230 sayesinde, platformlarda oluşturulan içeriklerden platform sorumsuzluğu ilkesi geçerli. Ancak, bugün şirketlerin algoritmalarının aslında içerik üretebildiği ve onlardan sorumlu olması gerekliliği fark edilerek birçok eyalette hatta federal olarak Section 230’un kaldırılmasına yönelik politikalar ve regülasyon çalışmaları yapılıyor. Çünkü teknoloji anlaşılmaya başlandı, o sırada riskler düzenlendi, teknoloji gelişti, riskler arttı, yeni regülasyonlar gerekti. Kısa vadedeki riskler elimine edilerek birçok yatırımın adresi ABD oldu. Belli ki ABD Web 2.0’da olduğu gibi stratejik ilerleyemedi. Ancak yine de son ayda ABD’deki kripto regülasyonları için de progresif ve inovasyonu engellemeyecek düzenlemeler için araştırmalar yapılıyor, hatta tersi bakış açısındaki kural koyuculara ilişkin hem Senato hem yargı hem de Beyaz Saray nezdinde eleştiri ve yasal prosedür başlatılıyor. Çünkü ABD oluşturulabilecek yatırım katkısının farkında, daha önce farklı bir teknolojide dünyanın en büyük şirketlerini yetiştirdi. Bugün ABD’nin kısa vadede kripto ekosistemini baltalayacak bir regülasyon çalışması yapmayacağını öngörebiliyoruz. 


    Diğer taraftan bakıldığında ülkemizde yıllardır var olan bir teknolojinin henüz teknik detayları anlaşılmadan kapsamlı ve vatandaşı/ekosistemi/yatırımları kısıtlayıcı hükümlerle tekrar düzenlenmesi Web 3.0 regülasyonlarına ilişkin bakış açısını sorgulatıyor. Daha tanınmadık ve riskleri kapsamlı şekilde tespit edilememiş bir teknolojide nasıl kısıtlarla karşılaşabiliriz? Tam da bu sebeple yarın olası bir regülasyonda kripto ekosistemin önünün tıkanmaması için de bugün sosyal medya yasasıyla oluşturulacak sansürcü ortama karşı durmak gerekiyor.


    YASAL UYARI

    Bu sitede yer alan yatırım bilgisi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak, kişiye özel olarak sunulmaktadır. Bu sitede veya e-bültenlerimiz kapsamındaki sözel, yazılı ve grafiksel dahil olmak üzere tüm bilgi ve analizler; herhangi bir karara dayanak oluşturması noktasında herhangi bir teminat, garanti oluşturmamakta ve yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla paylaşılmaktadır. Coindesk Türkiye hiçbir şekil ve surette ön onay, ihbar ve ihtara gerek olmaksızın söz konusu bilgileri değiştirebilir veyahut silebilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanarak yatırım kararı vermeniz beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sitedeki yorumlardan, eksik bilgi ve/veya güncel olmama gibi konularda ortaya çıkabilecek zararlardan Coindesk Türkiye ve çalışanlarının herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

    Son Yazıları

    Yazarlardan
    Megan DeMatteo

    Web3 Topluluklarına Nasıl Ulaşabilirsiniz?

    06/11/2022 16:00
    Turan Sert

    Başımızı Sokacak Bir NFT’miz Olsa!

    02/11/2022 15:41
    Dr. Cüneyt Devrim

    Kurumların Web 3.0 Yolculuğu

    27/10/2022 15:48

    Kategoriler

    Yazarlar

    Piyasalar

    Şirketler

    E-Bülten

    Politika

    Teknoloji

    Kripto Paralar

    Hakkında

    Hakkında

    Kişisel Verileri Koruma Kanunu

    Künye

    Çerez Politikası

    Reklam Verin

    KVKK Başvuru Formu

    İletişim

    Kişisel Verileri Saklama ve İmha Politikası


    Yasal Uyarı: Bu sitede yer alan yatırım bilgisi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak, kişiye özel olarak sunulmaktadır. Bu sitede veya e-bültenlerimiz kapsamındaki sözel, yazılı ve grafiksel dahil olmak üzere tüm bilgi ve analizler; herhangi bir karara dayanak oluşturması noktasında herhangi bir teminat, garanti oluşturmamakta ve yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla paylaşılmaktadır. Coindesk Türkiye hiçbir şekil ve surette ön onay, ihbar ve ihtara gerek olmaksızın söz konusu bilgileri değiştirebilir veyahut silebilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanarak yatırım kararı vermeniz beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sitedeki yorumlardan, eksik bilgi ve/veya güncel olmama gibi konularda ortaya çıkabilecek zararlardan Coindesk Türkiye ve çalışanlarının herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.

    @2022 CoinDesk