Deneme
Popüler Aramalar
05/09/2022 11:28
Güncellenme 05/09/2022 14:32
Kripto dünyasında son bir yılda olan olayları düşündüğünüzde başınız dönebilir. Piyasaların düşmesiyle birlikte finansal anlamda sıkıntıya giren Three Arrows Capital, Voyager Digital, Celsius Network gibi bir zamanların başarılı görülen şirketlerinin ardı ardına çökmesi, terra/LUNA olayının piyasalar üzerinde hâlâ tam anlamıyla son bulmayan etkisi ve daha birçok olay… Gerçekten de hareketli zamanlar. Böylesi olaylar ve gelişmeler özellikle de yeni yeni şekillenen ve olgunlaşması için zamana ihtiyaç olan dünyalarda çok önemli bir sorun ortaya çıkarır: Güven erozyonu. Bir zamanlar yıkılmaz gibi görülen yapıların çöktüğü, size kazandırdığını düşündürdüğünüz insanların ortadan kaybolduğu bir dönemde kime nasıl güvenebilirsiniz ki?
Bu sorunun cevabını bulmak kolay değil. Zira güven anlaşılması, kurulması ve özellikle de sürdürülmesi kolay olmayan bir kavram. Harvard Business School profesörlerinden psikolojik güvenlik teorisinin kurucusu Amy Edmundson güven kavramını “şüphe duyduğunuzda karşı tarafa dair inancınızı korumak” olarak nitelendiriyor. İngilizcesi daha havalı: “benefit of doubt.” Kısacası güven demek şüpheli bir durum oluştuğunda karşınızdaki kişinin veya kurumun haklı olduğuna, söylediğinin doğru olduğuna, bu durumdan çıkabileceğine olan inancınız.
Ve bu inanç son dönemlerde hiç de kolay gelişmiyor. Her geçen gün güven unsurunun zedelendiğine inanıyoruz. Ayrıca güven kültürden, coğrafyadan ve kişilerden de oldukça etkilenen bir yapı. Örneğin Doğu kültüründe güven kazanılması gereken bir olgu iken Kuzey Avrupa’da güven baştan verilen ve kaybedilmemesi gereken bir unsur olarak görülebiliyor. Her ne kadar veriler daha çok Doğu yaklaşımının hâkim olduğunu söylese de. ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, insanların karşısındakine koşulsuz güveni 1972’de yüzde 45 iken 2018’de yüzde 30’a düşmüş. İtibar ve güven konusunda araştırmalar yapan Edelman’ın yayınladığı güven barometresi araştırmasına katılan 27 ülkeden insanların yüzde 60’ı kaşsısındakine güvenmemenin esas olduğunu belirtmiş. Acı ama gerçek: Güven kazanılan bir hak haline geliyor.
Peki, genel kanıya göre inşa edilmesi yıllar, yıkılması saniyeler süren bir olgu olan güven nasıl kazanılır? Kripto dünyasındaki ana aktör kişiler ve kurumlar bu konuda ne kadar başarılı? İkinci sorunun yanıtıyla başlarsak: Son olaylara bakıldığında pek de başarılı görünmüyorlar. Bu tabloyu detaylı incelemek, dersler çıkarmak ve bu yönde davranmak kripto dünyasındaki liderlerin ve şirketlerin en önemli “challenge’ı" haline geldi.
Davranış ekonomisi ve özellikle “dürtme” konusuna olan şahsi merakım nedeniyle güven konusunda okumalarım oldu. Bugüne dek gördüğüm en net çerçevelerden biri Dennis ve Michelle Reina’nın kaleme aldıkları “Trust and Betrayal in the Workplace” isimli kitap. Bu kitapta Reina çifti güveni inşa etmenin ve sürdürmenin temelinde üç önemli unsurun yattığını söylüyorlar: Karakter (character), yetkinlik (capability) ve iletişim (communication). İngilizce karşılıklarıyla söylemek gerekirse 3C kuralı.
Karakter işin en temel bileşeni. Burada esas olan; kişiliğinizin güven oluşturucu biçimde şekillenmiş olması, insanların beklentilerini doğru yönetmek ve yönlendirmek, sınırları ve çizgileri doğru biçimde kurgulayıp bunlara uymak, işleri doğru şekilde dağıtmak ve yönetmek, sözüne sadık olmak ve tutarlı olmaktır. Yani aslına bakarsanız özünüz ve sözünüz bir olmalı.
Yetkinlik de çok önemli bir bileşen. Bir işi yapabilecek bilgiye, donanıma ve güce/kaynaklara sahip olduğunuzu net biçimde göstermeniz güven açısından son derece önemli. İnsanların karar almaları için önlerini açmak, yeni fikirlerin filizlenmesine izin vermek, belirsizlikten korkmamak ve beceri yetisini güncel tutmak bu noktada kritik öneme sahip.
Ve iletişim… Tüm bu kavramların dışa vurumunun özeti aslında. Doğru ve şeffaf şekilde bilgi paylaşmak, sorumluluğu almak ve sonuçlara katlanmak, hataları açıkça söyleyebilmek ve tüm bunları yaparken sahici olabilmek. Bunlar güvenin tesisi açısından oldukça kritik.
Her ne kadar üç alan önemli olsa da, bunların her birinde gelişmek ve olgunlaşmak kolay değil. Bazıları kişisel özelliklerden gelirken bazılarının kazanılması yıllar ve acı tecrübeler gerektiriyor. Ve bu dengeyi doğru kurmak da önemli. Örneğin dünyanın en iyi niyetli kişisi olabilirsiniz, çok tatlı dillisinizdir ama gerekli becerilere sahip olmazsanız size inananları başarısızlığa süreklersiniz. Ağzı çok iyi laf yapan, kafası zehir gibi çalışan ama ahlaksız biriyseniz “scam” dünyasının kralı/kraliçesi olabilirsiniz. Çok becerikli, bir o kadar karakterliyseniz ama derdinizi bir türlü anlatamıyorsanız heder olup giden bir potansiyelden öteye geçemeyebilirsiniz.
Peki bu lensten bakıldığında kripto dünyasının karnesi nasıl sizce? Elbette genelleme yapmak çok doğru değil; ama resme son bir yıl perspektifinden baktığımızda çok da iyi olduğu söylenemez. Örneğin Three Arrows Capital’ın kurucuları kayıp. Milyarlarca dolarlık yapının çöküşünün sorumluluğunu alma, hesap verme noktasında (kendilerine gör bahaneleri var elbet, can güvenliği gibi) sınavı geçemediler. Ya da bir kuruş teminat almadan onlara yüz milyonlarca dolar kredi açan lending şirketlerine ne demeli? Sırf, eş-dost-akraba-tanıdık kontenjanından böylesine bir kaynağı kuruş teminat almadan vermek sahtekarlık değilse beceriksizlik ve yetkinlik eksikliği değil de nedir? Zira bakınız tamamen algoritma temelli DeFi sistemleri bu sıkıntılı durumdan daha az hasarla ve en azından ayakta kalarak çıktılar. (Algoritmalara daha çok mu güvensek acaba?) Ya da Do Kwon’un CoinDesk TV’ye çıkıp, pazar genişlemesine dair sorulan sorulara “dünyayı ben yarattım” edasıyla “Zaten Amerika da ırkçı” mealinde cevaplar vermesi hangi iletişim stratejisine uyuyor? Veya Terra’nın sıkıntısını açıklamaya çalışan birkaç yazarı “sizi gidi FUD’cılar” diyerek linçlemek güven ortamına ne derece fayda sağlıyor?
Zora girip de fena olmayan notlar alanlar da yok değil. Celsius’un zorlayıcı dönemleri tecrübe etmesiyle birlikte hemen iş ortaklarını devreye alması, bir yapılandırma programı başlatması ve iflas korumaya gitmesi en azından sıkıntıya düşmüş bir şirketin hukuki opsiyonlarını olabildiğince değerlendirme açısından kayda değer bir yaklaşımdı. Ya da düzgün biçimde bilgi paylaşan ve topluluğunun sesine “gerçekten” kulak veren bazı stabil coin’ler çatır çatır çalışmaya devam ediyor. Veya bir şirketin kurucusu kriz anında Discord’da oda açıp “ben buradayım, elimizden gelen her şeyi yapıyoruz” deyip her türlü soruyu cevaplayarak gerginliği azalttığında alkışlamaktan başka ne yapılabilir?
Güvenin test edildiği en kritik ortam işlerin iyi gitmediği dönemlerdir. İnsanlar her şeyin çok hızlı büyüdüğü boğa dünyasında kayıp yaşasalar da telafi edebilirler, 1 koyup 5 alabilirler. Bu da “kendini onaylama yanlılığı” olarak tariflenen bir davranışsal etkiyle pompalanır. Hepimiz kararlarımızı destekleyen verileri önceler, bunlara karşı olan sinyalleri görmezden geliriz. Bu etkiler işlerin kötü gittiği ortamda büyük kayıplara neden olur ve işte güven, böyle ortamlarda çok daha güçlü şekilde test edilir. Bu dönem size tanıdık geliyor mu? Evet bildiniz, içinden geçtiğimiz dönem…
Şunu kabul edelim: Kripto dünyası yeni şekilleniyor. Burada birkaç yıl içerisinde sıfırdan milyarlarca dolarlık değerlere ulaşan yapıların başındaki kurucuların ve yöneticilerin birçoğu kriz yönetiminden itibar iletişimine birçok stratejik konudan bihaber. Ve bu yetkinlikler öncelikle kendinin farkına vararak, egoyu geride bırakarak ve yetenek setini geliştirerek edinilir. Bağlamsal farkındalığın yükselmesi, kişilerin ve kurumların iletişim tarzlarını ve yaklaşımlarını zamanın ruhuna göre ama otantiklikten ayrılmadan revize etmeleri elzem. İşlerin süper gittiği dönemdeki iletişim tonu ile risklerin zirve yaptığı dönemdeki ton aynı olabilir mi? Bilgi saklayarak, müşterinin parasını yeterince şeffaf olmayan mekanizmalarla sağa sola savurarak bu güven tesis edilemez. Doğası gereği her zaman istismarlara ve sahtekarlıklara açık olacak kripto dünyasının kurucuları ve yöneticileri bu becerileri bir an önce edinmek (veya bu konularda yetkin isimlerle çalışmak) ve güvenin üç C’sini kurgulamak durumundalar. Yoksa duvara toslayarak öğrenme sürecine gireceğiz ve olan küçük yatırımcıya olacak.
YASAL UYARI
Bu sitede yer alan yatırım bilgisi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihlerini dikkate alarak, kişiye özel olarak sunulmaktadır. Bu sitede veya e-bültenlerimiz kapsamındaki sözel, yazılı ve grafiksel dahil olmak üzere tüm bilgi ve analizler; herhangi bir karara dayanak oluşturması noktasında herhangi bir teminat, garanti oluşturmamakta ve yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla paylaşılmaktadır. Coindesk Türkiye hiçbir şekil ve surette ön onay, ihbar ve ihtara gerek olmaksızın söz konusu bilgileri değiştirebilir veyahut silebilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanarak yatırım kararı vermeniz beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir. Bu sitedeki yorumlardan, eksik bilgi ve/veya güncel olmama gibi konularda ortaya çıkabilecek zararlardan Coindesk Türkiye ve çalışanlarının herhangi bir sorumluluğu bulunmamaktadır.
Son Yazıları
Sizinki de İyi Cesaret Vallahi
03/10/2022 20:07
İnsan, Mantık ve Kripto Dünyası
26/09/2022 09:25
Hem Risksiz, Hem Kârlı, Hem Hızlı (Olmaz Öyle Şey)
18/09/2022 10:01
Kripto Paralar
@2022 CoinDesk